Çarşamba, Aralık 12, 2007

övgü



hava soğudu diyorlar.. hissetmiyorum.. bedenimdeki ağrılardan belki bazen, hissediyorum yüzüme çarpan rüzgarın beni nasıl hasta ettiğini...soğukluğa sığınmak işime gelmiyor.. yorgunluğu bahane ediyorum.. gün boyu bir sınıftan diğerine koşturmayı bahane ediyorum.. dördüncü kattaki zümre odasına defalarca inip çıktım diyorum.. da bir üşüdüm demiyorum...
ve bir çok başka şeyi daha demiyorum.. bilen biliyor ama.. demiyorum..
demiş olmanın biçtiğim sonuçlarından olsa gerek, ya da önümüzdeki somut ( ve her satırını burda yazdığım hikayeden ) bir "sevilen" meselesinden.. yazdığım cümlelerin ( ve sadece ona yazdığım cümlelerin ) çokluğundan.. artık yokluğundan.. hadi onu bırak.. benim yokluğumdan belki de... susmayı tercih ediyorum.. şimdi itiraz hakkımı kullanarak sonsuza dek suskunluğa mahkum ediyorum.. çünkü anlıyorum ki, konuştuğumu anlayan yok... susmak lazım ki değersiz bilsin kendini.. değer kazanmak için çaba göstersin... varlığının bir sevgi sebebi olduğunu anlamasın... kendini önemsiz sansın.. bu kirli edebiyat içinde alsın seni yukarlara bir yerlere koysun.. onun olma ki, kendini seninle şımartmasın... buymuş basit kadınların taktiği... bunu yapan kazanmış.. ben yenildiğime göre... budur bunu çözümü..
müstahaktır ama... ona da bana da... seviyorum bu kaybetmiş halimi.. kaybetmeyi seçtiğim için belki de sesimi çıkarmadan oturuyorum oturduğum yerde... en azından kendimi inandırdığım bir yalan yok... hiçbir şey yok... boş geçen günler... soğuğu inkar ederek.. ona inat her sabah okula yürüyerek.. eve yürüyerek dönerek... iyiyim ya iyiyim...
cam içine oturup düşünmeyerek... yazmayarak... sadece bakarak... şarkı gibi "kırılana dek büküldüm"... en azından ben kırıldığımı biliyorum da acaba o büküldüğünün farkında mı..
cevabı bilmediğimden değil... istemediğimden susuyorum..

dibinin notu: facebook'ta ebe bulunuyorsa ben buldum galiba... üniversite hayatımın içine eden adam.. birinci sınıftayken daha aşk gibi bir şeyle bağlandığım sonrasında dengelerimi bozan.. "hatırlamamak" eylemini hayatıma ilk kez sokan... adam sandığım erkek cinsi insan profil resminde iki sevimli çocuğuyla karşımdaydı dün gece... "uzun zaman oldu nasılsın" derken.. "evet unutacak kadar uzun zaman oldu" diyebildim ancak kendisine... sonra unuttuğum şeyi düşündüm gece boyunca... nasıl da her detayı hatırladığımı.. hayatların nasıl yaşandığını... deliliklerimde sahip olduğu payı.. sonra matematiğe duyduğum sarsılmaz inançtan, bir hesap yaptım kendimce... dedim ki... şimdi bir adamı unutmak dokuz yılımı.. diğerini unutmak birkaç günü aldıysa.. tüm bu dengesizlik içinde bir ortalama alıp sevileni unutmak 4.5 yıl mı tutacak...

2 yorum:

mahallenin delisi dedi ki...

O'nu unutmak için, onla geçirdiğin zamanın yarısı kadar bir zaman geçmesi gerekirmiş. doğru mu bilemiyorum, ben henüz tamamlamadım onla/2 zamanımı...

Adsız dedi ki...

bu hesabın yanlış olduğu tecrübeyle sabit...

Yorum Gönder

 


. © 2008. Design by: Pocket