Perşembe, Ocak 21, 2010

taştan çağım

Cilasız bir taştan çağ’ım, kalbinden parça aşırdım, köşelerini aldım, yonttum, önüme koydum… günler gece oldu, tan’lar güneşe teslim, sarılar siyah oldu… sıcak soğuk oldu, dediler ki kış oldu… üç – dört kez 365 oldu… dönmekten başım döndü, durdu dünya bana acıyaraktan…

Yonttuğum taşıma baktım, sen yokken… demek ki ben her gündüz ve her gece yonttuğum taşıma baktım… demek ki iyi baktım; büyüdü.. nerdeyse gerçeği gibi oldu… nerdeyse kan pompaladı, atan ve toplayan damarları vardı.. pislenen kanları topladı, temiz kanı attı… can yaptı….

Nerdeyse…

Oysa o…

Taştı.

Senden taşan bir parçadan yaptığım cansız bir oyuncaktı… Sen kendininkini bir başkasına vermişken, ben ihtimal dışıyken, sen iyi ya da kötü günde fark etmez herhangi ve her günde bir başkasına el vermişken, ben taşımı cilaladım….

Taştan kocaman bir kalp yaptım.

Nefes aldırrtım.

Ve sen ona bile el uzattın… bana uzatmadığın eli, ona uzattın….

Oysa ben demiştim ki sana:

KIRMA!

Kıracaksan,

Onunla kırma….

Parçası kalır geriye… Ne “var” olur, ne “yok” olur sonra….. Var olma ihtimalinden geçmişim zaten, yok olma hakkımı elimden alma..

“Muktedir” kıl beni,, Kendi kalbimi kendim kırarım ben, sen bırak o elindekini, sen bırakmışın zaten kalbindekini, beni; bırak dönsün kan içimde.. pislenip pislenip temizlenen kanım bende kalsın müsadenle….

İşte o yüzden..

Kıracaksan..

Kırma.

Biraz daha parçalara bölünmesin…

Ya kalanları da temizle, ya hiç elleme….Yanılmamak için deneme… Ben ya da biz.. ve hatta bizler kendi “taştan çağımızda” yaşamaya alışmışken çoktan, sen elindekini içime içime vurma…Sen gelip geçersin, gelir geçemezsin en fazla, vurma ona…

Bakma öyle bana…

Kırma.

Bana bu kadar olumsuz emir cümlesi kurdurtma..

dedim.

Dinlemedin.

Şimdi geriye kovalar akrebimi yelkovanım. Ters akar kumlarım. Şimdi ben yontulmuş bir çağ’ım…. Aslını kırdın, suretini kırdın, yetmedi taşı parçaladın… “paramparça”ladın… önümde yonttuğum kalp parçalarım, taştan bir mezbahadayım….. tüm karlarım eridi, içim ısınırken, gözümden çıkan yaş oldu… boşa geçen ay oldu, yıl oldu…. Yere düştü, çamur oldu..

Her yeni çağ’da mevsimler değişti…. Her yakın’laşan çağ’da az daha büyüdüm…. Zaman sana uzaklaştı, bana her gün 21 Aralık oldu… beynim hipermetrop, önünü göremez oldu… duvarlar ördüm günler içinde…. Bir ters bir düz koydum taşları, sağlam ördüm duvarı… senden sonra bazıları içeri girdim sandı… her ayak izinde az biraz senin 43 numara nike’ların vardı…her E harfinde bir engin yazardı… birkaç giysin vardı, atamadım hala, evde kaldı… kimse de farkına varmadı…

İşte sen bir kırdın…

Bir kırdın…

Ben böyle oldum.

Taştı…

Taşa bile acımadın.


çizim için: www.konurkoldas.com
sadece çizim için değil... aklıma getirdiği şeyler için de... konurkoldaşdotcom.... :)

1 yorum:

hayvanatbahcesi dedi ki...

nice collaboration :)

Yorum Gönder

 


. © 2008. Design by: Pocket