Perşembe, Ocak 29, 2009

tatilde 1. perde - kankito-

tatilin ilk bir haftasının özeti bu resim olmalı diye düşünüyorum..... yani ufak eksiklikler var istanbul'a dair kısmı ve fakat o "ufak" eksiklikleri burda paylaşamayalım... evet evet paylaşmayalım:)
neden bu resim...
çünkü an itibarıyle bir gece yaşanan açık oturum sonucunda "fırın makarna olmadığı" sonucuna varılan bu "şey" tabakta yer bulsa da... 4-5 gün boyunca orda kah tiramisu, kah bazlama... n çeşit balık kombinasyonuyla.. rakı ve bira ve şarap eşlikli muhabbetlere gebe oldu... yani ben sanki kankitoma gittim ve günlerce o koordinata yerleşip önüme konan tabak ve bardaklarla takıldım... en son sabah 8 civarı "yok dur tiramisu'dan ye gene" diyerek.. hani yolda ölürsem son tad o kalsın gibi bi bakışla - ki yani hiç yiyesim de yoktu ama hahahah - güpletti bana....

sondan aldık gene di mi... hemen dönüyoruz başa.... ctesi sabahı bora ile çıkılan istanbul istikametli yolculuk sanılandan sorunsuz ve keyifli geçti.... taaaa ki beklenen uçak rötar yapana dek.. neyse velhasıl yarım saat gecikmeyle kalktı ve oğul babasına yollandı.. havaalanından çıkılınca içimize çekilen istanbul kokusu ve kurtköyde olmanın verdiği dağbaşı hissi tezat yaratsa da.... kapının önündeki 4. levend otobüsü tanrı inancımı perçinledi.... 1 saat içinde mecidiyeköyde olduğuma, gideceğim yeri hiç aramadan bulduğuma inanamazsınız sayın okuyucu..

neysee.... buralar fast forward.. trakya.... edirne... düzlüklere duyulan özlem kankitonunkiyle karıştı.... yanımda oturan beyaz saçlı yoga eğitmeni kılıklı, bir adet kızı olan, ve sanırım hayattaki tek derdi istanbul trafiğinden ibaret bu hatun kişi beynimi şeyetti afedersiniz.... yalnız bir cümlesi kaldı kulağımda: kızım sana hayat çektirmemiş sanırım hiç dinç kalmışsın.... yani hiçbir uzvum gülemedi... tabii dedim öyle oldu.... hahahahaaaaaaaa....

pazar günü öğleden sonraydı.. ilk günün akılda kalan olayları.. benim küpemi kaybetmiş olduğumu farketmem... kabak pastam ya da tatlım her neyse onun adı.... evde bulduğum max payne.... sinem'in ben yatakta otururken üstüme 1-2 tonluk bür yün yorganı atarak beni devirmesi... yani o an gözümün önünden gitmiyor... hiç beklemediğim anda beynime yediğim yorgan altında ezilip yıkılmam..... ayrıca zaten 35 derece olduğunu tahmin ettiğim bir evde ayı postu kıvamında sunduğu eşofman altı.... sanırsam biraz ter atayım istedi canım dostum.. sauna etkisi yarattı bende... :)

haa bi de bu kankito annemle beraber çalışıyor sanırsam... "bak işin biten şeyi anında yerine koymuyorsun" hayatım boyunca bunu duydum ben bea.... hayır tüm iyi niyetimle tiramisu - geleneksel tatlımız hahah - üstüne damla bilmemnesi koyuyorum.. bak diyom ne güzel olmuş... hemen aynı cümle: bak şimdi bununla işin bitti koyucan yerine.. bi yandan ben zavallı bir halde pakete yöneliyorum ama hışımla çekiyor.... bi de eğitimci olacak bu.. cık... ı-ıh :))))))
ya da kahve içiyorum tam bitiyor.. hooooooop fincanlar gidiyor... bana kalsa onlar orda 3 gün dururmuş.. e anam sana kalsa da 3 sn duruyor.... :))))
ha bu arada 3 kez kaaave yaptım..... dile kolay:) köpürmedi ama olsun.... kahve bayattı sanırsam:)
başkaaa.....
sokaklarda dolaştık.. yapılan şey budur:) keyifliydi... habire "git şu heykele bak bakayım ne diyor" diyerek üstümde bir sözlü sınavı etkisi yarattı .... ki edirne türkiye heykel ortalamasını 5e katlamış bir ilimizdir.... yok ağlayan saat heykeliymiş gidip bakacakmışım... keyifli bir çay içildi.. yüründü yüründü... dönüldü:)
başkaaaaaaaa...
hahaha..... ıssız adam izlenildi... bi 80 dakika falan... oyunculara n kere bok atıldı.. dialoglar suni, vatandaşlar yeteneksiz... konu da fazla tanıdık bulundu... toplamda sanırım 25 kez "e tamam biliyoruz bu herifler böyle" cümlesi kuruldu... tam ümit kesildiği anda.. tüm rimelleri akıtmak ve eve gelen kankitonun kocasına yakalanmak pahasına sümüklenerek anırıldı.... sonra kesmedi 4-5 kez çeşitli yerleri izlenildi filmin... ha noldu... engin için ıssız değil öküz adam sıfatı yapıştırıldı... hayatımı ebeleyen ve de sobeleyen bu hayvanın hayvanlığı tescillendi... kankito ister istemez sordu.. lan siz niye ayrılmıştınız onunla... bilmem ki... söylemedi ki... heh...
başkaaa....
limon krizi yaşandı.... limon için 1 tl diyen adama 50 kr veren kankito .. bana aslanım koçum aldık limonu derken... aptaaaaaaaaaaallll... adama yanlış para verdin dediğim dost sanırsam hala vicdanı bi hesaplaşma yaşamaktadır.... altgeçitlerden geçildi... okula gidildi... bir iki sevimli insan görüldü... kahvenin yanında su gelmesi kar sayıldı:) kahve derken.... bir falımda çıkan, çıkartılan bir resim beni bu anda bile güldürmektedir:)
cherry domates benzetmeleri...
üşenmeden yaptığı bazlamaları..
uyuklarken bile sabaha ekmek yapalım sayıklamaları....
gene aldığım donları...
tokaları...
sırlarım... sırları...
velhasıl....
çok iyi oldu gittiğim çok..... pek özlemişim canımın içini...

ps: bir miktar buralardayım.... planlanan ikinci tur salı ya da çarşamaba günü....

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Şşşş sensiz ıssız adamı seyredemedim bak. İştahım da kesildi. Aaa bak gülmedim de hiç. Bakkala da gitmedim.
Tiramisuyu yedim ama hem de hepsini ben yedim.
Biz de salı ya da çarşamba oradayız haaa;)) Belki kırmızı koltukluda bi kıllı salata yaparız.

Aaaa bu arada yaptın mı sen???

Adsız dedi ki...

iştahı kesilmiş kankito kalan geleneksel türk datlısını yemiş:)
ne yaptım mı lan:)

Yorum Gönder

 


. © 2008. Design by: Pocket