Pazar, Temmuz 20, 2008

senin cevabın, benim değil



nerden çıktı di mi 40 senelik geyik.. yani tamam klasiktir.. saygımız sonsuzdur.. ama iki kez arka arkaya dinlerseniz bi taşikardi sebebi olabilir...
güzel bi koro şarkısına dönüşebilir rahatlıkla.. ben onu düşünürken çıkardım tozlu arşivden..
sonra düşündüm... yani tamam barış dostluk kardeşlik teması bi yana... 15 senedir sorup da cevabını bulamadığın sorular mı bunlar..

how many times can a man turn his head,
pretend that he just doesn't see?

en çok burasını seviyorum.. ne manidar ne manidar:)

how many ears must one man have,
before he can hear people cry?

valla tecrübeyle sabit bazısına iki tane kesinlikle yetmiyor... hatta bir önceki postta adı geçen ruhu alınmış ve tarafımdan bi sonraki durakta bırakılacak olanlara iki yüz tane bile yetmez.. sağır onlar... laf mı soktum.. ehe.. evet.. sokarım da çıkarırım da burası benim mekanım .. sana ne:)

how many years can some people exist,
before they're allowed to be free?

valla canlar.. bazısı bu özgürlük kavramıyla kafayı bozmuş.. :) bunlar karga misali 100 sene de yaşasa doymaz.. özgürüm der.. özgürsün diyebilemez... bu özgürlük kavramı bilumum domuzluk bilumum kalp kırması içerir.. "git kardeşim o zaman dağlara vur kendini" dersin.. onlar şehir içi özgürlüğünü tercih ederler sulu bira kadehlerinde.. aslında tutsaklığın anasını babasını ve de daniskasını yaşarlarken..ot ve bok ile uçabilirler ancak... gene mi laf soktum:)

how many times must a man look up,
before he can see the sky?

binaların arasından bakarsan göremezsin tabii.. orda durup.. bakıp bakıp göremeyince suçu hayata atan kesim de üstte bahsedilen topluluktur ama onların haberleri yoktur.. sorcan şimdi "sen de her boku biliyon be kardeşim".. biliyorum evet.. :)

the answer is blowin' in the wind
evet orda.. cevap, bir feribotun dışında - ki artık orda da sigara içilemiyor - bomboş maviliğin suratına çarpttırdığı, upuzun bir yokuştan aşağı bırakırken kendini, bisikletten bi yerlere uçmayı aklına bile getirmezken, bedenini saran, 1850 metrede eksi bilmemkaç derecede bomboş bir yolda karların içinden 10 km yürürken gözyaşlarını donduran, ya da karadenizin bilinmez yollarında bir minibüsün camını açarsan seni selamlayan rüzgarda....

bunu da diğerlerini bildiğim kadar biliyorum.. başka bir bok bilmiyor olabilirim.. ama bak bunu harbiden biliyorum..
bir de nerede olmadığını biliyorum..
insanların üstüste güneşlendiği bir sahildeki rüzgarda değil
boğazın en güzel yerinde - beykoz mesela - hatta üzerinde, muhteşem manzarayla yüzüne vuran rüzgarda değil..
istiklaldeki esintide değil...
sen yürürken saçlarının içine giren, çıkan, ve şapkanın altına hapsolan kirli havada hiç değil.. ( muhattabı anladı bi tek gene :) )

hayat iğrenç diyosan.. ölürsün biter..
dayanamazsan gidersin.. ama burnunu soktuğun şey kokuyorsa.. yani hayatın günahı ne di mi canım..

dibinin notu1: ben yakında böyle sosyal politik şeyler de yazarım beya bu gazla.. eheheh.. odtü'yü yıkmaya çalışan melih gökçek olayını falan mı yorumlasam bi sonrakinde.. ama dur daha bizim bakkalı yazıcam:)- o gökçek'ten daha değerli bi şahıs
dibinin notu2: hülya teyze ve eşrafı ile bi bisiklet turuna çıkalım diyos.. faresiz köyün kavalcıları geliyo kaçılın savulun..
dibinin notu3: balık sezonunu açtım... çapariyi kıpırdatacak istavritler bekleniyo.. anlatırım bi ara.. ( gerçi 3 sene önce bi balık maceramı anlattığımda bi güzel küfüt yemiştim bi yorumda.. konur kurtarmıştı ehehe.. neydi olm o herifin adı ya )

e şimdilik bu kadar.. gelicem demiyorum.. gördüğün üzere geldim bile:)
haydin.. one tequila.. two tequila.. :)

7 yorum:

Adsız dedi ki...

heheheh.. ne dicem ki şimdi ayhh yapçak yorum bulamadım.. ama geçmiş.. bu kadın kendine gelmiş.. o zaman antep e yolculuk başlasın:)))))

joone dedi ki...

geçmiş.. çok iddialı bi yorum.. :)
ama süreç iyi işliyo evet...
ayrıyeten.. madem bu sıcakta bisiklete binerken bile ölemedim.. o zaman antepe 24 saatlik bi tren yolculuğu lazım..
geçmiş demiştik di mi:)
tabe tabe.. hehehehe

kırpık dedi ki...

bu benim msjdan da daha iyi bi gönderme olmuş -gerçi ben direk adresine göndermiştim ama- kızım ne diyim, sen kendine gelmeye başlamışın da benim nişana gelemiyon...hani "love of my life" sööliycektik...:'( bana bak, düğünde ne bora dinlerim, ne başka bi şahış ismi,hatta şahıs diil, nesne ismi bile dinlemem ona göre...

joone dedi ki...

zaten senin o tepkiye ancak "oha" diyebilmiştim hatırlarsan.. :)
canım dostum...
düğüne gelmeyen göttür:)

Adsız dedi ki...

antepten önce daha avşa var unutma adalar a bir iki..

joone dedi ki...

ve hatta üç dört:)

Adsız dedi ki...

Ben şehir içi özgürlüğü tercih eden kısmını sevdim sulu bira kadehlerinde çünkü tanıyorum onları.

Yorum Gönder

 


. © 2008. Design by: Pocket