Cumartesi, Haziran 21, 2008

son gece

yazıp yazmamakta karasızdım.. bu şehri bir tek kelime bir tek cümle daha kurmadan terk etmek lazımdı.. bu şehrin sorunu değildi.. bu şehrin günahı da değildi... bu şehir güzel bile değildi.. kendi halinde bir serseriydi... ben ondan gidene dek..
son gecem..
kocaman bir evin ortasında.. karşımda televizyonda bir adam hala dün geceki maçtan bahsediyor besbelli.. bilemem.. sesi kapalı.. ipod'daki adam önce karışmasın kimseler dedi.. sonra who's to know.. şimdi de asphalt world.. hepsi de ayrı ayrı manidar.. hepsini ayrı bir kişiye ayrı bir zamana, bir mekana yolladım. . hiçbiri geri gelmedi..
boş bir salonda.. bana ait olmayan kocaman bir su bardağında son derece bana ait olan bir rakının keyfine varmaktayım.. içimdeki şey hüzün değil.. içim çok karışık.. içimde son derece karışık şeyler beynimin bir o duvarına bir bu duvarına çarpmakta..
öfke var... dünyanın en kötü insanlarına duyulan öfke.. bünyemin almadığı kadar çirkin.. kötü.. adi bu insanlara duyulan öfke.. bir yandan da onları umursamama var...
mutluluk var.. kankitomdan sonra dünyanın en iyi dostlarını tanımış olmanın verdiği koccaman bir haz.. bilirim ki onlar bundan sonra her daim var...
ve bir kez daha mutluluk var.. burdan gidiyor olmanın verdiği mutluluk.. bu şehir bana huzur verdi evet kendi çapında.. ama bu şehir güzel değildi.. güzel insanlar vardı.. bir de güzel kocaman bir dağ.. ve balka hiçbir şey...
iyi hissediyorum komik bir şekilde.. iyi olacağım..
ait olduğum şehirde..
daha da iyi olacağım...
ama şimdilik
tahmin edemeyeceğin kadar büyük.. anlamlı.. derin bir elveda...

0 yorum:

Yorum Gönder

 


. © 2008. Design by: Pocket