sabiha gökçen'den bildiriyor.. ( mu)

evet bildiriyor.. ama artık uykusu tepesine vurdu.. çok güzel bir salı akşamı, çok güzel bir çarşamba akşamı ve çok güzel bir perşembe akşamının ardından artık sanırsam olayın sonundayım... dün akşam karga'da ( aslında muhabbet de iyiydi.. keyifliydim yani - ama hafif bir yağmur da ruh halimde etkilidir sanırsam ) bunca şehir değişikliğine rağmen, ilk defa kendimi bir yere gidiyor gibi hissettim.. bilemedim neden.. gidilen yerin uzaklığından mı, bilinmeyen olmasından mı.. içim bir tuhaf oldu.. bir ara önümdeki alkolün tüm cazibesine rağmen içmeye ara verip etrafıma bakındım.. yanımdaki insanla konuşmayı kestim.. müziği duymamaya başladım.. anlatması zor.. tuhaf işte.. öylece kaldım.. bakındığımla kaldım.. gerçi karga'da çalan leonard cohen'lerin hiç mi suçu yok.. var
neyse..
bi türk kahvesi içeyim ben.. falsız falsız..
üç günün ayrıntılarını yazayım biraz biraz.. salı günü feribot ve otobüs kombinasyonuyle edirne'deydim.. sinem'in beni alır almaz önce bi öğrencisinin sünnet bilmemnesine ( ki orada olanlar başlı başına bir yazı ) sonra da dur ben saçımı boyatıcam seni bekledim diyerek kuaföre sürüklemesi güzeldi.. :) salı gecesi güsel bi rakı - balık ( yine ) sabaha kadar muhabbet.. balkonda söylenen şarkılar.. ( bak çok iyi what's up söylüyo bu sinem ) bağırmalarla karışık diyelim.. wilson yok.. çarşamba sabahı kör saatlerde kalkış ( ayılmadan ) eşyaların olduğu yere gidiş.. kolileri açış.. kapayış. yeniden düzenleyiş.. ups amcayla bi oraya bi buraya gidiş geliş.. 39 koli yolladım efem.. ki bu azaltılmış hali.. zaten bilgisayar ve elektronik ıvır zıvır 10-15 koli.. sonra çarşamba sinem'in okuldan gelmesi.. ( izin alıp erken çıkmış arkadaş.. e içiyo içiyo, kusuyo sıçıyo.. sabah işe gitcek tabii.. ehehe.. ayılmadan evden çıkıyor.. sonra böyle oluyor.. :) ben de işi bitirip ona gittim.. çıktık.. dolaştık.. alışveriş.. london'da bir bira molası.. akşam yemeği... tekrar çıkıp dolaşma hali.. ve sonra aldım başımı barfly.. eski öğrencilerimden emre ve cimcoz geldiler.. bi eğlenme hali.. bi dertlenme hali.. sonra bi daha eğlenme, bi daha dertlenme hali.. velhasıl saat 03'ü geçiyordu.. kafamı taksiden çıkarıp hava almaya çalıştığımı hatırlıyorum.. cimcoz'un vedalaşmayalım hocam dediğini hatırlıyorum.. eve geldiğimde sinem'in kapıyı açtığını hatırlıyorum.. bi de ayaküstü hesap sorduğunu :) sonra açım dediğimi, gel fırın makarnadan yiyelim dediğimi.. git be manyak dediğini.. tek başıma yediğimi ve zıbardığımı..
perşembe öğlen eski okulumdaki insanlarla vedalaşarak istanbula geldim.. köprüden geçerken trafikte ölüyorum sandım.. gene tiksindim gene tiksindim.. aynı günün akşamında ise.. hiç tahmin etmedğim biriyle buluşup yemek yedik.. sonra da karga.. alkol.. hayat.. güzeldi..
bu işte bu kadar..
karşımda sıra sıra uçaklar.. böööle bakınmaktayım.. dedim ya.. gitmek hali sindi üstüme çok fena.. aman neyse..