Pazar, Kasım 30, 2008

.

bunu yazmam gereken gün bugün değil belki de...
üç gün sonrası...
bir çarşamba..
bir "3"
bir "aralık".....
ama o gün içim düğümlenir... o gün elim kitlenir.... o gün bugün kadar az sıkışmaz içim...
o gün yazamayabilirim..
günü bugüne alıyorum...

düşünüyorum
bu adam beni bırakıp nasıl gitti diye...
herkesi bırakman umrumda değil... eşini.. kardeşini... sevdiklerini... onları düşünmeyecek kadar çok sevdim ben seni... bir tane daha yapmadın ki benden o da paylaşsın sevgini.. sevgimi... her konuda olduğu gibi "sen" konusunda da bencil yaptın beni.. işte o yüzden.. sen giderken... ve seni seven köpekler bile ilerlerken arkandan.... senin adın yankılanırken kasabanın hoparlörlerinden ... önüne gelen ağlarken.... ben sadece kendimi düşündüm...
nasıl oldu da bıraktı beni...
ve 6 yıldır... her gün demem - yalan söyleyemem - zaman zaman, belki de sık sık - ya da olması gerektiği kadar sık değil onu da bilemiyorum - seni düşündükçe bir tek o soru geldi aklıma.... bu adam nasıl bıraktı beni... başka birinin bırakmasını geç.. onlar senin neyin olur... onlar senin terk edişinin yanında nedir... hepsi toplansa sana döktüğüm bir gözyaşı eder miydi.... onlar "el" idi sen "can"... bense en kralından bir "canan"..

sen de tektin ben de..
ben ilk içkiyi seninle içtim...
önce rakıdan bir yudum dedin bana.... içim bulanıyo dedim sana... ağzındayken sudan al biraz dedin.... içtim...
yanında hiç sigara içmedim nedense... üzülürsün sandım..
hiçbir kararımı sana sormadım belki.... ama hepsinin arkasında sen vardın.... senden aldığım "ad"ın.... "ruh"un... söylemediğin sözlerin.. vermediğin nasihatların vardı her adımımda...
sen beşiktaş'tın..
sen... gülerken ağlamaktın.... ne var ne yoksa bir kahkahanın ardına saklamaktın...
sevdiklerin için yaşamaktın...
çalışmaktın...
kalp kırmamaktın... oysa bakıyorum şimdi erkeklere... kalp kırmayı .. hem de bile bile yapmayı önemsemiyorlar....
sen var ya sen..
sen rakı, cin, bira idin...
sigaraydın... sigarayı içine çekmektin....
yılların beden bulmuş hali... bir ağaç gövdesindeki sonsuz halkaydın.. ben belki de o yüzden seni sonsuz sandım... herkes gider o gitmez sandım... sen gitmezsin sandım.. yaşını unuttum...
unuta unuta sensiz kaldım...
anılarınla kaldım
omzunda göztepe parkına gitmemizi... kahverengi deri ceketini...
mavi dünya'nı nasıl sevdiğini...
onu nasıl üzdüğünü..
ve sonra üzmemek için ne çok sevdiğini...
üniversiteyi kazandığım günü hatırladım.. bir o yüzün gitmez gözümün önünden.. bir de son gördüğüm andaki yüzün...
ankara'ya giden bir otobüs'te uyuyakaldığımı hatırlarım omzunda.. senin gururla uyuduğum omzunu...
ben seni terkederken.. yanlış yaptığımı bile bile hiçbir şey söylemeden kendimle bırakmanı, mutluluğuma duyduğun saygıyı....
keşke'lerim yok sana dair... ben yalnız bir kadınım... çok konuşkan ama kimseye gerçekten konuşmayan bir kadın... senin olduğun adam kadar kadınım ben....
balkonda yaptığın kardanadamı... fenerbahçe lisesi'nin bahçesinde selesinden tuttuğun bisiklette düşmeden gittiğimi.... sana güvendiğimi... sonra birden arkama baktığımda orda olmadığını.... o bisiklette aslında tek başıma olduğumu... sen beni çok severken... en çok sen severken... tek başıma hayatta kalabilmem için yaptığın her ayrıntıyı çok sonra anladım ben...
ama gittin işte..
altı yıl oluyor... dün gibi diyemem... altı yıl öncesi gibi.... hatırlıyorum seni...
biraz da zaman ötesi bir şey...
bir elinden tuttuğun kız oluyorum....
ayak sesinden tanıdığım adam oluyorsun... sen daha gelmeden kapıyı açan çocuk oluyorum...
alkollü geldiğin gecelerde yorganın altına saklanan kız oluyorum...
sonra birden evlenirken senin elini tutan kız oluyorum... beni uzaktan izleyen adam oluyorsun....
canım babam...
beni hala uzaktan izliyor musun...
öyleyse... ne olur ara ara gel yanıma... sensiz olmuyor .... bazen babasız yaşanmıyor.

12 yorum:

mahallenin delisi dedi ki...

ah be kadın! nasıl bir zamanlama bu yine? ben babama aşıkımla yüzleşmeye çalışırken sen...

"ben bi'tek babamı unutamadım" demişsin ya, allah unutturmasın...

joone dedi ki...

unutturmuyor saolsun

Adsız dedi ki...

yaşanmıyor...
r.

joone dedi ki...

rehavet'siz de olmaz ama di mi...

Adsız dedi ki...

huzur?

Adsız dedi ki...

huzur?

joone dedi ki...

hangi huzur?

Handan dedi ki...

Haklısın, yaşanmıyor. İnsan yeniden babasının kızı olmak istiyor. Sadece babasını kızı olmak. O kadar...

Adsız dedi ki...

olur olur.. rehavet gider necdet gelir sonra o da gider başkası gelir.

r.

joone dedi ki...

babasının kızı olmak.... bir ad gibi önümde bir sıfat...
ve rehavet gitsin ok.. eğer rehavet gelecekse tekrar:)

Adsız dedi ki...

bazen yaşanmıor.. yaşattırılsa da olmuor..

Adsız dedi ki...

ah be miniş 1 sene önce nuni kıymalı poğaçalardan yapmıştı da okula getirmişti amcanın anısına zaman ne çabuk geçiyorr

Yorum Gönder

 


. © 2008. Design by: Pocket