Salı, Nisan 22, 2008

aklımda..

evet..ne gelirse.. ister uzun olsun.. bilirsin ben bile okumam kendi yazdığımı eğer ki çok uzunsa.. dolayısıyla tarafından okunmama riskini göze alarak sonsuza dek sürecek bir yazıya mı başlıyorum... ya da.. sıkılmam sonucu dört beş kelime sonra bitecek mi.. ben.. bendeki bu belirsizliği çok seviyor.. kendimi öpüyor.. noktalama işaretlerinden nasıl da nefret ettiğimi bir kez daha hatırlayıp başlıyorum..
Suede "Europe is our playground" diyor.. durumla hiç alakası yok... ama bestenin acıklı hallerinden olsa gerek.. dalıp gidiyorum.. dalmak demeyelim de.. batıyorum.. bir "deniz" benzetmesine sığınıyorum sana bu satırları yazarken.. diplerden bahsediyorum sana.. oksijensizlikten.. görmeden yüzmekten.. öyle alıp götüren.. öyle "daldıran, çıkartan, boğan belki de" bir şarkı işte.. çocukken Suede dinlemeye başlayıp, aksanımı borçlu olduğuma inandığım adamlar bunlar... şimdiki haliyle "The London Suede"...
neyse.. tabii ki aklımda sadece bunlar yok.. bunlar "topic sentence" olmayan bir "essay" girişi.. dolayısıyla "unity" de olmayacak.. "concluding sentence" da... okuyup da "deli saçması" diyebilirsen ne mutlu sana..
Ankara dolu bir haftasonundan sonra yine yükselmek.. yükselince oksijen azalıyor derler.. ben bilemem.. sevemediğim mevzular bunlar.. demek ki batmakla çıkmak arasında oksijensizlik gibi bir ortak payda var... fizik falan bahane işte.. yaşasın aristotle...
ankara dersen.. ilk defa göreceli olarak güzeldi yani.. muhteşem bi hava.. açmış çiçekler.. gezegen böcekler.. insanlar öğleden sonra biralarını içerken tunalı'da.. ben acaba kaçıncı mojito'da.. etesi gün kaçıncı birada.. kaçıncı muhabbette.. kaçıncı ahhhhhh'lardayken.. black bana habire pek de haklı yere söylenirken.. ankara işte bildiğin.. odtü'ye gidecektim.. muhabbet ağır bastı.. patron'a uğrayacaktım.. muhabbet ağır bastı.. üstüne dans bile ettim.. kankitom okursa çok şaşırır.. kankitomu da özledim.. bi yerlere gidesim var istanbul hariç.. ama aynı zamanda şu odadan çıkasım da yok.. sigaralar.. tütsüler falan lazım gani gani..
kırpık da geldi az önce.. canı sıkkın.. canı çok tanıdık bir hikayeden sıkkın.. otuz yaşıma geldim.. şunca az şey beklerken karşıdan.. bana "hiç" i veren utansın.. konulu sohbet işte.. bunca zaman burda bolca okuduğun türden.. dert aynı dert.. çözüm ortada.. uygulayacak akıllı kadınlar aranıyor içimde... haftasonu sevgili dostumun doğumgünü.. ona güzel bir şeyler yapmak lazım.. önce bi yemek.. sonra dağda müzikten kafamız ağrıyana.. gözlerimiz yaşla dolana dek tepinelim mesela.. sabah olsun orda.. içkiden değil de.. yorgunluktan dönsün başımız.. haftasonu bunu yapalım evet...
ve sonra.. içimde bir takım adamlar var.. hepsini toplasam.. hepsinden bir parça alsam.. ancak bir tane "adam" çıkaracak türden beşerler.. mükemmel insanı yaratsam.. yanıma alsam.. bugün cimcoz'a da söylediğim gibi.. x'in duygusallığı.. y'nin tutkusunu alsam.. içindeki dengesizliği atsam.. elimde kalan artık parçayı koysam sırt çantama.. hayat boyu onunla dolansam..
haa bi de ne oldu.. artık deli midir.. sapık mıdır yoksa o da mı hayattan muzdarip bilemem.. hayatında bir kadına köle olmak gibi bir amaç edinmiş.. bir ilişkisi olan ama ayrıyeten bir kadının boyunduruğu altına girmek isteyen.. kendini denek ilan eden biriyle de tanıştım.. bir yaşıma daha girme olayı da bu olsa gerek.. bir de bunu deneyecekmiş.. tey tey tey:)
ve yarın 23 nisan.. neşe dolmuyorum.. çünkü bu milli bayram benim history sayfasında sevimsiz andığım bir güne tekabül eder.. bu sene de onuncu yılı.. ömrümün on yılı.. hatırlamamaya çalışmalı.. başarmalı...
ankara'da gece vakti lojmana söylediğimiz pizza da muhteşemdi bu arada.. o peynirli nevaleler de süperdi di mi bro?
she's cold as the night.. high as the trees.. slow as you like.. sadie... of of..
ama ben karar verdim bu sefer.. black kardeşimin tavsiyesini dinlicem.. zaten o tavsiyeyi ben kendime bir süredir veriyordum da.. rahat bırakmıyorlardı.. bırakmıyordum belki de tamam itiraf ediyorum... biraz da suskunluğun tadını çıkaracağım bundan böyle.. bundan böyle.. böyle...
akşam spora gidiyoruz.. ben.. kırpık.. miniş ve domuz.. koşmak lazım.. terlemek ve sıvıyla atmak lazım bedendeki üzüntüleri.. alkol kalıntılarını.. o'nun kalıntılarını... yalansan yalanı severim derdim.. vazgeçtim.. sevmiyorum.. hayatımda sen gibi bir yalan istemiyorum... sanırım bu akşam biraz daha hızlı koşarsam senden kalan ne varsa çıkar gözeneklerimden.. sonra eve gelip bi duş.. dostlarla içilen bi türk kahvesi.. bi sigara.. üstüne bi uyku.. :)
yok yok.. iyiyim ben gerçekten.ç. ordan öyle görünmüyor olabilir.. ama kendimi bu kadar iyi biliyorum ya ben.. bunu da böyle atlattım ben.. şimdi biraz zaman.. biraz çiviyi sökmeyecek çivi lazım.. bi de bu haftaonu gerçkten tepinmek lazım.. eğlenmek lazım.. alkolü az hareketi çok bir gece lazım bana..
kırpık da geldi.. giyinsene hulen diyor.. kızıyor.. ve içimdeki her şeyi yazacağımı söylediğim bu yazı pattadanak bitiyor...
devam eder elbet...

5 yorum:

Adsız dedi ki...

sizi alkolü de çok hareketi de çok bi geceye davet ederim madem bi yerlere gitmek amaç.. istanbula uğramdan çorluda inip uçaktan edrneye uçömaya davet ederim.. ösledim.. bu cimcoz votkanın içine koyu muhabbet istio:(

Adsız dedi ki...

Eski blogunuzda antalya'daki blacklight bar'la ilgili yazinizin "yorum yaz" secenegi aktif olmadigi icin buraya yaziyorum. ben devrim ozturk'u ariyorum; cok eski bir arkadasiyim, bahsettiginiz yillarda ben de blacklight'a gider gelirdim fakat yillar gecti, yurtdisinda bir sure kaldim ve donusumde hem mevcut istanbul numaralari degismisti hem de benim adresim. devrim oldukca uzun boylu ve sessiz sakin biriydi, daha cok huseyinle bazen de cenkle takilirdi. o donem antalyada yasiyordu. kendisine ulasmanin bir yolunu biliyorsaniz, telefonu vs varsa lutfen blogunuza bir not ekler misiniz? Benim ismim Nur (ankara). Tesekkurler.

joone dedi ki...

devrimi hatırlıyorum evet.. ama sadece black light zamanlarından.. çok çok uzun zamandır görmedim ve haberim yok. .ama arkadaşlarıma sorarım antalyadaki yine de..

Adsız dedi ki...

sorabilirseniz cok sevinirim, devrimle 2002den bu yana baglantiyi kaybettik. bir gelisme olursa buraya bir not dusersiniz umarim, o zaman ben de kendi mail adresimi vs ulastirabilirim. tesekkurler (nur- ankara).

Adsız dedi ki...

amacim taciz etmek degil, fakat antalyali/ antalya'da mevcut ve Devrim'i taniyan/ taniyabilecek arkadaslariniza ulasmaniz mumkun oldu mu? oylesine ve genis zamanlarda degil kendimce onemli ve biran once gorusmek istedigim icin devrim'e ulasma cabasinda oldugumdan tekrar mesaj biraktim. bu nasil cumle ben de anlamadim evet.. lutfen benim icin sorar misiniz devrim'i? tesekkurler (nur-ankara)

Yorum Gönder

 


. © 2008. Design by: Pocket