Salı, Kasım 20, 2007

do I exist..

çünkü düşünüyorum.. düşündüğümü biliyorum ama bu benim "var" olduğumu kendime kanıtlamama yetmiyor.. birilerinin bana "sen varsın.. en azından benim, bizim için varsın" demesi lazım bazen... işte o "bazen"deyim şimdi tam olarak..
eski blogu okudum.. bir çok yazıyı üşenmeden didikledim.. orda varken şimdi "yok"olan iki kişiyi düşündüm.. ikisinin de yokluğu pek de koymamakla birlikte.. bir alışkanlık haline gelen bu şahısların yokluğu belki kendi yokluğumu düşündürdü.. kuvvetle muhtemel; yazdıklarım hiçbir anlam ifade etmemekte size şimdi..
biraz daha açık konuşayım o zaman.. ( zaten başımıza ne geldiyse bu açık konuşmaktan geldi.. :) gidenler diyorum.. giderken beni de mi götürüyorlar yanlarında.. hepsi biraz alsa benden.. acaba diyorum şimdi kendimde hissettiğim bu yokluk acaba bu yüzden midir? arasam kendilerini sizde bir parçam kaldı desem ( aşk meşk değil.. bildiğin parça.. biraz ruhtan biraz mantıktan ama asla kalpten değil ) mümkünse rica ediyorum desem.. vermezler.. verilmiş olmasına duyulan alışkanlık hissi onları tırnaklarına kadar kaplamışken hayatta vermezler geri.. bari yerine bir şeyler koysaydınız desem.. seslerindeki bencillik izin vermez.. erkek ve kadın aynı düşünemez..
artık size de lazım değilim nasıl olsa.. bıraksanız... en azından atsanız bir çöpe.. geri dönüşüm ihtimaliyle bana geri gelmesini beklesem.. gerekirse beklerken ölsem ama umut olsa.. amaç olsa belki.. nasıl olsa gittim.. gittiniz ..
ama ne yapılır.. şimdi yapamam henüz değil.. ama bir gün.. sizi beklemeden teker teker geleceğim size.. siz tüm saflığınız, aldanmışlığınız ve hatta bencilliğinizle "özlem" derken adına, bir tek cümle bile kurmadan karşınızda, ben ne varsa geri alacağım sizden.. sırt çantama toplayıp anıları, fotoğrafları, günü ve geceyi, gecemi, arkamı dönüp gideceğim.. evime geldiğimde, döküp çantamdaki tüm legoları, kendimi yapacağım itinayla.. size bile göstermediğim bir itinayla..
ne zaman..
bilemem.. çok da önemli değil sanki.. siz biraz daha oyalanın.. ölmeme çok var daha.. ama ben girerken yerin altına, tek parça olacağım.. onu bilir onu söylerim..
siz?
bilemem

2 yorum:

Sude Renga dedi ki...

iyi de... siz vermeye yanaşır mısınız sizde kalan parçaları? şu anda siz, sizseniz, size katılanlar, sizde "kalan"lar sayesinde değil misiniz? başkalarında parçalarınızı bırakmak yerine, başkalarının sizde kalan parçalarını bir istifleseniz? kategori, düzen, klasifikasyon vs? daha gerçekçi sanki.

bir de şey, birinde bir şey bırakmamak insanın kendi elinde gibi geliyor bana...

ben de bilemem gene de. yani kendimi bilirim, sizi bilemem.. :)

joone dedi ki...

bana katılanlar giderken bir şey bırakmaktan ziyade parça almayı tercih ettiklerinden olsa gerek; bende istiflenecek ya da kategorize edecek bir şey yok gibi..
evet elimdeydi tabii bırakmamak.. ben de hep onu bilir onu söylerim de... o da benim aptallığım olsun diyelim.. :)

Yorum Gönder

 


. © 2008. Design by: Pocket