Pazartesi, Mart 26, 2007

başlıksız yazı

bundan daha önce bahsetmiş olmalıyım.. yani eninde sonunda içimde aynı şeyler var.. az şey var.. bu da onlardan biridir mutlaka.. babamla bindiğim dönme dolaplar ( ki ne babam kaldı ne o dönme dolap - göztepe parkı'nın yerindeydi.. ve de güzeldi ) , gece yarısı yediğim şekerli yoğurtlar, okurken uyuyakaldığım kitaplar ( boris vian değil ama.. ) , bencil ben, benden bencil o ( halbuki kardeşleri vardı o'nun .. ben kadar hakkı yoktu ) , acıbademli votkam, buzsuz rakım, durduk yerde dönen başım, mart'ım ve mayıs'ım.. ve de hiç kullanmadığım büyük harflerim..

ve noktalı virgül'üm...
noktayı sevmem.. hiçbirşey bitmez.. virgül derdimi anlatmama yetmez.. ama herşey değişir.. bir noktalı virgül koyar bu kadın hayatına ve devam eder.. herşey değişir evet ama bu saatten sonra hiç farketmez.. bi sana, bi bana bi de hayata..

kalabalık içinde yalnız, evet derman vardı şişenin dibinde..
işte o yüzden kazıma derdim..
3...

çünkü o bir adamdı..
bu kadını "olduğu gibi" sevdi.. sonra olduğu hal işine gelmedi.. değiştirdi.. sonra değiştirdiği hali sevmediğini söyledi.. sonra sevdiğini söyledi.. yap dedi.. yapma dedi...
susunca...
gidildi..
susmamak lazımdı.. samimiyet lazımdı.. "9" du.. boru muydu...
konuştum duymadı.. yazdım okumadı.. içimi çıkardım serdim önüne.. hani tam teşekkülü bi hastane hesabı... ne kadar röntgen ne kadar ultrasonum varsa.. al dedim kalp.. işte bu..
almadı..
gidildi..

işte o yüzden 3...
ben.. bir noktalı virgül koydum cümleme, ne bitirdim ne durdum.. bi duraksadım.. başlarken bir yenisine bi duraksadım..
ama duraksadım anca; durmadım.
en fazla gittim..
gidildim.
pardon..
;



0 yorum:

Yorum Gönder

 


. © 2008. Design by: Pocket